30 aralık akşam 21.00 da başlıdı serüven. Varşova'dan ilk istikametimiz Brüksel'di. Couchsurfing'den yerimizi ayarlamıştı Çağrı rahat gidiyorduk kalacak yerimiz vardı. İner inmez ilk şoku yaşadık pahalı olacağını tahmin ediyorduk ama havaalanından merkeze ulaşmak için kişi başı 15 euro vererek geziye başlayınca ne oluyoruz lan dedik. Her neyse adamın evinin adresini aramaya başladık. Çağrı gün içinde konuşmuştu, couchsurfing'den evinde kalacağımız adam o gece barda çalıştığını ama evde arkadaşının olduğunu gidebileceğimizi söyledi bize. Çok değişik bir mahalleye gelmiştik herkes bi garip gergin falan. Biz evi arıyoruz binaların numaralarına bakıyoruz derken bir binanın kapısı açıldı iki kız çıktı dışarıya, içerden gelen müzik sesi ile parti olduğunu düşündüm. Kızlar öpüşüyorlar falan neyse çok şaşırmadan (belçika hollandadan sonra eşcinsel evliliğe müsade eden ikin ülkeymiş) önemsemeden numaraya baktık. Kızlar bilir diye onlara sorduk ingilizce biliyorlardı sağolsunlar söylediler şu taraftan gidin diye. Döndük tam gidiyoruz kızlardan biri 'aşkım seni seviyorum' diyince birden döndüm Türk müsünüz diye sordum. Kızlardan biri Türk çıktı manitasına Türkçe öğretiyormuş :) konuşmaya çalışıyorlar sokak ortasında öpüşmekten fırsat buldukça. Biz şaşkın şaşkın evi aramaya devam ettik bulduk sonunda. Arkadaşı karşıladı bizi çok kibar bi adam anlattı evi gezdirdi falan ama tuhaf bişiler vardı. Evin heryerinde çıplak erkek fotoğrafları falan dergiler besbelli abiler eşcinsel evlilik yaşıyorlar. Çağrı ile göz göze geldik ve o an orada kalmıyacağımızın kararını verdik. Çıktık sabah 4.30 a kadar hostel falan aradık arada karşılaştığımız insanlar falan geçtiğimiz sokakar felaket. Evsizin biri ağzı burun kan içinde takıldı bize uğraş dur adamda öyle bir ingilizce varki ama Türkiye'de olsa iyi bi şirkette olur o dille. Neyse öyle böyle bulduk hostel attık kendimizi 3-4 saat uyudukdan sonra Brükseli didik didik gezdik. sonrasında gece havaalanına gidip sabah 6 da olan uçağı orada bekledik.

2. durak Venedik. Sabah 6 da Brükselden Venedik'e uçtuk. Acaip bir heyecan en çok görmek istediğim yerlerden biri hep merak ettiğim. Çok yüksek bi beklenti ile gittik.Yine havaalanından ulaşım için bir sürü para verdik. Bildğin ada gibi biryere geldik belli bi yerden sonra şehrin ulaşımı tamamen vapur,feribot falan. çok farklı değişik bir yapısı var özel kılan da bu farkı zaten. büyülü güzel bi şehir. aslında şehir de değil. Çarşı gibi bütün sokaklarda pahalı lüks mağazalar falan. ama şunu da söyleyim akşam olup karanlık çökünce büyüsü bozuldu adeta şehrin insan kalmadı sokaklarda oranın halkı sadece esnaftan oluşuyor gibi bir hali vardı. Görülmeye değerdi. :)


Venedik'te geceyi havaalanında geçirdikten sonra sabah yine 6.30'da Roma'ya uçtuk. Yorgunluk başlamıştı artık hafif hafif. Roma ilk iki şehirde sonra çok kalabalık dolu gelmişti. Gitmeden önce okuduğumuz ve duyduğumuz kapkaç olaylarından dolayı çok tedbirliydik. Merkezede tren istasyonuna yakın bir yerde Hostel'i ayarlayıp gezmeye başladık. Kolezyum,Aşk Çeşmesi(Türk'lerin tabiri),İspanyol Merdivenleri,Vatikan,Pantheon kısa sürede baya iyi iş çıkardık sağlam gezdik iyide yorulduk. Neyseki bu yorgunluğun üstüne iki gün aradan sonra hostelde kaldık. Sabah 4 gibi uyanıp havaalanına geçtik bir sonraki durak Barcelona için.


Nekadar uyumuş bile olsa yorgunluk iyiden iyiye artıyordu. Madrid'e vardığımızda gücümüz bitmişti resmen. Normalde hostelde kalmayacaktık ama dayanamazdık hemen bi hostel ayarladık. Çok gezemedik zaten. gücümüzün yettiğince birkaç yere uğradıktan sonra hostele gidip uyuduk. Madem çok gezemedik bari biraz gece hayatına bakalım dedik.Krakow'dan ispanyol arkadaşımız madrid'de yaşayan arkadaşlarının numarasını falan verdi onlarla buluştuk yeni tanışmış olmamıza rağmen çook sıcak karşıladılar bizi. oraya özel birşeyler falan yedik güzel zaman geçirdik sonra gecelere akalım dedik , çarşamba günü olduğundan çok hareket yoktu zaten biraz takıldık falan ama uyku ağır basıyordu ve sabah 6 da yine uçak vardı. Çok dayanamadık gitti vurup kafayı uyuduk.



Son durak Barceloona! belkike en güzel yerdi. Yorgunluğumuza aldırış etmeden eski erasmus öğrencimiz Caterina'nın peşine düştük gez de gez gez de gez. En önemlisi Nou Camp'ı görmeye gittik.Mabed süper ! :ok yorgunduk ama nasıl olsa son gün diye diye baya gezdik. Gece yine barcelonanın çıldın hayatına dalalım dedik. Yine hafta içi olmasının verdiği boşluk vardı ama yine de iyiydi. Barcelona çok güzel bir şehir. Madrid daha resmi Ankara'yı andırıyor ama Barcelona farklı :)
Çağrı ile çıktığımız gezi 10 numara oldu. Sağlam gezdik eğlendik güldük yorulduk ama değdi. 6 günde 4960 mil uçtuk,sadece 23 saat uyuduk toplamda, kaç kutu redbull içtik hatırlamıyorum :)) Efsane bir 1 hafta yaşadık!